***MANZARALAR

Manzara Fotoğraflarını www.birtutambilgi.com adresinden alabilirsiniz.

Seguir leyendo...

***İLLERİN PLAKALARI






İL PLAKA KODLARI :.

Adana 01 Giresun 28 Samsun 55
Adıyaman 02 Gümüşhane 29 Siirt 56
Afyon 03 Hakkari 30 Sinop 57
Ağrı 04 Hatay 31 Sivas 58
Amasya 05 Isparta 32 Tekirdağ 59
Ankara 06 İçel 33 Tokat 60
Antalya 07 İstanbul 34 Trabzon 61
Artvin 08 İzmir 35 Tunceli 62
Aydın 09 Kars 36 Şanlıurfa 63
Balıkesir 10 Kastamonu 37 Uşak 64
Bilecik 11 Kayseri 38 Van 65
Bingöl 12 Kırklareli 39 Yozgat 66
Bitlis 13 Kırşehir 40 Zonguldak 67
Bolu 14 Kocaeli 41 Aksaray 68
Burdur 15 Konya 42 Bayburt 69
Bursa 16 Kütahya 43 Karaman 70
Çanakkale 17 Malatya 44 Kırıkkale 71
Çankırı 18 Manisa 45 Batman 72
Çorum 19 K.Maraş 46 Şırnak 73
Denizli 20 Mardin 47 Bartın 74
Diyarbakır 21 Muğla 48 Ardahan 75
Edirne 22 Muş 49 Iğdır 76
Elazığ 23 Nevşehir 50 Yalova 77
Erzincan 24 Niğde 51 Karabük 78
Erzurum 25 Ordu 52 Kilis 79
Eskişehir 26 Rize 53 Osmaniye 80
Gaziantep 27 Sakarya 54 Düzce 81

Seguir leyendo...

***POLEN






POLEN NEDİR?
Bitkiler, bilindiği gibi yeterince hareket edip, yer değiştiremiyen canlılardır. Bitkilerin büyük çoğunluğu nesillerini devam ettirebilmek için tohum yaparlar. Tohumlar toprağa düşüp veya dikilip aynı cins bitki olarak yeniden doğarlar. Tohumdan hemen önce açan çiçeklerin ortasındaki erkek üreme organlarının başcık kısmında, çiçeğin genel görünüşünden ayrı ancak bitkinin tüm kalıtsal özelliklerini taşıyan toz şeklinde hücreler kümesi vardır. Bitki cinsine göre, bu erkek üreme hücresi tozcuklar, ya aynı çiçeğin içine veya başka bir yerdeki aynı cins çiçeğin içine rüzgar sinek, böcek, karınca, kelebek, arı veya insan eli gibi vasıtalarla girerek çiçeğin dişi organında döllenmeyi sağlayarak cinslerinin devamınıda sağlamış olurlar.

Polen işte bu çiçek üreme hücreleridir. Bitkilerin çiçekleri dönemleri bitince polenler de kaybolurlar.

Okullardaki derslerde öğretilen polen budur. Ancak 1960 ‘lı yıllardan itibaren İsveç’li bilim adamları bu çiçek üreme organlarının çok yüksek bir besin ve ilaç olduğunu keşfedip dünyaya duyurmasından sonra polen botanik yönden öğretildiği kadar tıbbi yönden de bilim adamlarına ve kullanıcılara tüm özellikleriyle tanıtılmaya ve dünyaa bilinçli kesim tüketiciler tarafından yoğun şekilde kullanılmaya başlanmıştır.

POLEN VİTAMİNLER VE MİNERALLER DEPOSUDUR
Polenin analizleri dünyanın ünlü labaratuarlarında yapılıyor.CNRS dünyaca tanınmış bir araştırma örğütü CNRS araştırma uzmanlarından Armond PONS’un kitabında, polenin bütün vitaminleri taşıdığı açıklanıyor

A ve C vitaminleri az, B vitaminleri çok yüksek orandadır. B vitaminleri, bilindiği gibi “uzun ömür vitaminleri” dir. Dış etkenlere karşı hücreyi, bağışıklık sistemini uyararak korur, sürekli hücre yeniler, hemoglobini çoğaltarak hücreye bol oksijen gelmesini sağlar.

Polen araştırmanlarından bilim adamı Alain Callas’ın bir analizi şöyle:
100 gram karışık çiçek polenin de 500-900 mg. B1 ve 2760 mg. B5 vitaminleri vardır. Yani, günde alınacak 1 gram polen, insana yeterli B vitaminlerini sağlıyor demektir.

Polenlerde ortalama olarak %20-30 protein %45 serbest amino asitler, %25-30 doğal şekerler ve selüloz bulunmaktadır. Hiç bir bitkide bulunmayan süt şekeri LAKTOZ, polende bulunmaktadır. Sindirim fermentleri olan nişasta ve fosforu, büyümeyi sağlayan ve hızlandıran, hücre metabolizmasını uyaran yararlı hormonları, nükleik asitleri taşımaktadır. Tam 22 çeşit amino asit bulunan polene karşı bu çeşit, temel besinimiz olan sütte 17′dir.

Polendeki tüm vitaminler, A,B(1-2-3-4-5-6-7-8-9-12),C,D,E,H,P,PP’dir.

Polende 22 çeşit amoni asit, 27 çeşit madensel tuz, doğal hormon, enzim, coenzim, pigment, karbonitrat ve fermentler vardır.

Polendeki H vitaminin varlığı, Rus araştırıcı deviatrin ve Joirich tarfından açıklanmıştır. Bu vitamin gelişmeyi kolaylaştırır. Deri ve göz iltihaplarını önler.

Polende rutinde vardır. Ayrıca kara buğday, sedef otu ve frenk üzümünde rutin tesbit edilmişti. Rutin, kılcal damarları etkileyerek fazla kanamaya engel olur. Kalp kasının çalışmasını güçlendirir.

Chauvin ve Lenormand’ın araştırmalarıyla polenin antibiotikler içerdiğide gün ışığına çıkarılmıştır.

Grecean ve Enciu’nun bu konuda yaptığı çalışmalar sonunda polenin, Staphylocoscus, Salmonella, Ecoli ve Bacillus anthracis’e karşı etkili olduğu ve bunların üremelerinin engellediği tespit edilmiştir.

Prof.Dr.M.Mihri Memoğlu ve Dr.Kadriye Sorkun’a göre polen, Metbolizmamız için çok değerli temel maddeleri içerir. Organizmamız için çok değerli temel maddeleri içerir. Organizmamızı zinde tutmak ve dengeli beslenmek için vücudun ihtiyacı olan eksik maddeleri tamamlamak ve korumak açılarından yaşamsal önem taşımaktadır.

Polende bulunan başlıca amino asitler Cystine, Histidin, Trytoptan, Methionin, Phenylalanin, Thereonin, Arginin, İzoleucin, Leuoin, Lysin, Valin, Glutamin’dir. Polende bulunan başlıca asitler, Pantethenic, Linoleik, Ascorbik ve Arachidonik’di. Demir, bakır, kalsiyum, sodyum, magnezyum, silisyum ise polende varlığı tespit edilen elementlerden bazılarıdır. Polende bununan iz elementler, alimünyum, nikel, titanyum ve çinkodur.

Uzun yaşam vitaminleri olan B’lere gelince:
1 Gram (Dörtte bir çay kaşığı) polendeki 8 mg. B1 vitamini şu besinler sağlayabilir.

70gr bira mayası, 3kg. Karaciğer, 8 tam kepekli ekmek, 40 beyaz ekmek, 20kg. elma veya domates.

1gr. polendeki 5 Mg. B2 vitaminini şu besinler sağlayabilir.

50grr. bira mayası, 15 kepekli ekmek, 74 beyaz ekmek, 6kg. portakal, 12kg. domates, 16kg. elma

1gr. polendeki 27 Mg. B5 vitamini (Pantotenik asit) şu besinler bulundurur.

35gr. bira mayası, 13kg. sığır eti, 25kg. kabuklu buğday, 95lt. süt

BİLİM ADAMLARINA GÖRE POLEN VE POLENİN FAYDALARI
Fransız Pr.Dr. Robert Toucguet 5 ayrı dilde 26 kitap yazmış bir bilim adamıdır. “100 yıl dinç yaşamak”(Pour vivre cink fois vingt ans) isimli kitabında polenin faydalarını şu şekilde anlatıyor;

“Polen harika besinlerin en üstünüdür. Kimyasal analizler polende, vitaminler, proteinler, yağ, şeker, mineral, hormon, büyütücü faktör, pigment vs. bulunduğunu gösteriyor. Bu canlı ve dengeli besin beyni ve vücudu yorgun uyuşuk insanlara bir kaç günde canlılık ve yaşama neşesi veriyor. Büyüme faktörleriyle cılız ve yorgun çocukların hızlı gelişmesini sağlıyor. Kansızlarda, bir ay süre ile hergün bir kahve kaşığı polen yedikten sonra yapılan labaratuar denemeleri, kandaki kırmızı küreciklerin, milimetre küpte, beşyüz bin arttığını gösteriyor.

Hafif laksatif, yani barsak çalıştırıcısıdır. İç zehirlenmeleri önleyicidir. Sabah, öğle ve akşam bol vitamin almak için polen yiyiniz. Ilık süt, çay, kahve yada suya karıştırılır veya doğrudan yenilir. Günlük normal miktar bir çay kaşığıdır. Aşırı yorgunluk, zayıflık, hastalık, kansızlık, yavaş gelişme gibi durumlarda dozu artırınız. Hiç bir yan etkisi tespit edilmemiştir. Son araştırmalar erken ihtiyarlamadan koruduğunu gösteriyor. Siz, 60 yaşından sonra 40 yıl daha dinç yaşamak istiyorsanız poleni hemen her gün yiyiniz.”

Sağlık ve beslenme konularında 30 dan fazla kitap yazmış olan fransız Dr.Raymond Dextreit, “Le miel et pollen” (Bal ve polen ) isimli kitabında polenin faydalarını şöyle açıklıyor:

“Değişik labaratuarlarda, özellikle Rusya vitaminler enstitüsünde birçok kez yapılan analizlere göre polen, vitan ve ferment gibi canlı cevherlerden yana çok zengindir. Prof.Joiriche, Dr.Chauvin ve Alain Caillas’ın yaptıkları polen analizleri göz önüne alınırsa, en başta sinir dengesi kurmaya yaradığı anlaşılır. Beyin yorgunluğu ve düşünsel bunalım sonucu ortaya çıkan, zayıf sinirli, gücü tükenmiş ve uyuşuk insanlar, her gün yedikleri 2 kaşık polen le gerçek bir sağlık verici, sakinleştirici ilaç bulabiliyorlar.

Şişmanlık ve zayıflık, ishal ve peklik gibi karşıt durumlarda dengeye getirici, sağlık kazandırıcı bir etki yapar. Salgı bezlerini ve hormanla sistemi uyarır. Polit, ince bağırsak ilthabı ve bağırsak kokuşmasında faydalıdır. Özellikle kolibasillere mikroplara öldürücü ve ürem

Seguir leyendo...

***YURDUM İNSANI (KOMİK FOTOĞRAFLAR)























































Seguir leyendo...

***BİLGİSAYARIN TARİHİ

Tarihsel olarak en önemli eski hesaplama aleti abaküstür; 2000 yildan fazla süredir bilinmekte ve yaygin olarak kullanilmaktadir. Blaise Pascal, 1642’de dijital hesap makinesini yapmistir; yalnizca tuslar araciligiyla girilen rakamlari toplama ve çikarma islemi yapan bu aygiti, vergi toplayicisi olan babasina yardim etmek için gelistirmistir. 1671’de Gottfried Wilhelm von Leibniz bir bilgisayar tasarlamistir; 1694 yilinda yapilabilen bu araç özel disli mekanizmasi kullanmaktaydi; toplama, çikartma, çarpma ve bölme islemi yapabiliyordu. Pascal ve Leibniz tarafindan yapilan ilk bilgisayarlar yaygin olarak kullanilmamistir.

Charles Xavier Thomas dört islemi (toplama, çikartma, çarpma, bölme) yapabilen ilk ticari mekanik hesap makinasini 1820’ de gelistirmistir. Charles Babbage fark makinasi adini verdigi otomatik mekanik hesap makinesinin küçük bir modelini 1822’de gerçeklestirmistir. 1823’de buharla çalisan tam otomatik modelini yapmistir; bu araç sabit talimat programiyla kumanda ediliyordu. Herman Hollerith 1890 yilinda delikli kart sistemiyle çalisan bilgisayari gelistirdi. Bu delikli kartlar, bellek deposu olarak kullanilabiliyor, ayrica bilgisayara programlar ve veriler bu kartlarla verilebiliyordu, böylece islem hizi oldukça artmis ve hatalar da azalmistir.

Howard Hathaway Aiken’in yönettigi bir ekip 1937 yilinda Mark-1 adi verilen ilk otomatik dijital bilgisayari yapmayi basardi. Elektromekanik rölelerle çalisan bu bilgisayar dört islemin yani sira logaritma ve trigonometri fonksiyonlarini çözen özel (alt) programlari vardi. Bu bilgisayar da delikli kart sistemiyle çalisiyordu. Yavasti; bir çarpma islemi 3-5 saniyede yapilabiliyordu. Buna ragmen otomatikti ve uzun islemleri tamamlayabiliyordu. Mark-1, Aiken’in yönetiminde tasarlanan ve yapilan bilgisayar dizilerinin ilkioldu.Bubilgisayarlabugünküanlamdabilgisayardönemibaslamistir.

Ikinci Dünya Savasinda ordu için hizli bilgisayarlara ihtiyaç duyulmasiyla bu alandaki çalismalar tekrar hizlandi. J.Presper Eckert, John W.Mauchly ve çalisma arkadaslari, elektron tüplerini kullanarak ilk elektronik dijital bilgisayar olan ENIAC’i 1945 yilinda yapmayi basardilar. Bu bilgisayar yine delikli kart sistemini kullanmistir; 167 m² yer kapliyor ve yaklasik 180 kWh elektrik harciyordu; ayrica tasarlanmis oldugu belirli programlari çalistirmada verimliydi. Bunlara ragmen ENIAC ilk basarili yüksek hizli elektronik bilgisayar kabul edilir. Von Neumann’in teorik çalismalari sonucunda ilk programlanabilir elektronik bilgisayarlar kusagi 1947 yilinda ortaya çikti. Bunlarin islem hizlari çok daha büyüktü ve en önemlisi RAM bellek kullanabiliyordu. Bu bilgisayarlar makine diliyle programlaniyordu. Bu grup bilgisayarlar, ilk ticari uygunluga sahip olan EDVAC ve UNIVAC serilerini kapsar. Ticari amaçli ilk bilgisayar UNIVAC-1adiyla 1952yilinda piyasaya sürüldü.

Elektrik-elektronik alanindaki hizli gelismeler ve bilgisayarlarin ticari amaçla kullanilmaya baslanmasi, bilgisayar alanindaki çalismalari ve gelismeleri inanilmaz ölçüde artirarak günümüze kadar gelinmistir. Özellikle 1960’li yillardan sonra gerek bilgisayar yapim teknolojisinde, gerekse bilgisayar programlama dilleri açisindan büyük gelismeler yasanmistir. Bu arada bilgisayarlarda entegre devreler kullanilmis, hizlari ise hayal edilemeyecek seviyelere ulasmis, boyutlari çok küçülmüs, fiyatlari da herkesin alabilecegi kadar ucuzlamistir. 1980’li yillarda PC (Personel Computer)’lerin üretilmesiyle artik bilgisayarlar evlere dahi girmistir. Son yillarda bilgisayarlar ceplere sigacak kadar küçülmüstür.

Bilgisayar, elektrik enerjisiyle çalışan elektronik bir makinedir. Kendisine verilen bilgileri alır, saklar, üzerinde işlemler yapar. Gerektiğinde bu bilgileri yazıcı gibi birimlerle çıktı olarak verir. En basit tanımla bilgisayar, kendisine verilen bilgileri kullanarak yeni bilgiler elde eden makinedir.

Bir bilgisayar iki temel birimden oluşur.

Birincisi, Donanım: Bilgisayarın gözle görülen birimlerden olup klavye, ekran, maus, yazıcı, kablolar, kasa, elektronik devreler ve benzeri kısımlardan oluşur. Bir bilgisayarın donanım sistemini oluşturan temel birimler şunlardır: Aritmetik ve mantık birimi, kontrol birimi, bellek, giriş ve çıkış birimleridir.

İkincisi, Yazılım: Bilgisayarın donanımını kullanabilmek ve bilgisayarı çalıştırabilmek için kullanılan programlar topluluğudur.

Bilgisayarın elektronik birimleri kasanın içinde bulunur. Kasaların bazıları dik, bazıları da yatay olarak tasarlanmıştır. Kasanın, bilgisayar parçalarının yerleştirebileceği büyüklükte olması gerekir.

Bilgisayarın tarihçesine baktığımızda; dört temel işlemi gerçekleştirmek amacıyla kullanılan abaküs, basit bir alet olmasına rağmen, bilgisayarın başlangıcı olarak ifade edilir. Bilgisayara veri girişi işlemlerinde, günlük hayatta kullanılan harf ve rakam gibi sembollerden yararlanılır. Bilgisayar bunları kendi anlayacağı şekle dönüştürür, bilgisayarda kapasite depolama birimi byte olarak ifade edilir.

Fransız Pascal, 1642 senesinde vergi tahsildarı babasına, yardımcı olacağını düşündüğü bir makine geliştirdi. Küçük tekerlekler biraz çevirilince, toplama veya çıkarma işlemleri otomatik olarak yapılabiliyordu. Ancak geçimlerini saatler alan hesap işlerinden kazanan katipler, Pascal’ın makinesini bir rakip olarak gördüler ve ona hiç iltifat etmediler.

Bir süre sonra Alman matematikçisi Wilhelm, bu makineye çarpma ve bölme işlemlerini yapabilme yeteneğini kattı. Wilhelm’e göre değerli insanlar, tıpkı esirler gibi hesaplama işinde saatler kaybetmeye layık değillerdi.

1948 yılında transistörlerin kullanımıyla bilgisayarların ağırlıkları azaltılmaya, hacimleri küçültülmeye, bellek kapasiteleri ve hızları artırılmaya başlanmıştır.

1963 yılından sonra birden fazla transistörün birleştirilerek entegre devrelerin bulunması, bilgisayarın gelişimini daha da hızlandırmıştır. Bilgisayar alanında kısa sürede yaşanan bu önemli gelişmeler sayesinde, tonlarca ağırlıkta, yavaş işlevi yapabilen modellerden, milyonlarca işlemi çok kısa sürede yapabilen, lap-top (elde taşınabilen) ve hatta cebe girebilen modeller geliştirilmiştir. 1946 yılından sonra bilgisayarları dört kuşak olarak ele alabiliriz.

Birinci Kuşak Bilgisayarlar: 1946-56 yılları arasında vakumlu tüpler kullanılan bilgisayarlardır.

İkinci Kuşak Bilgisayarlar: 1957-63 yılları arasında tüplerin yerine transistörlerin kullanıldığı bilgisayarlardır.

Üçüncü Kuşak Bilgisayarlar: 1964-79 yılları arasında kullanılan entegre devrelerin kullanıldığı bilgisayarlar.

Dördüncü Kuşak Bilgisayarlar: 1980’den sonra transistörlerin yerine mikrociplerin kullanıldığı bilgisayarlardır. Bu gün kullandığımız bilgisayarlar bu kuşağa aittir. Ancak her gün yenilikler eklenmekte, bilgisayarların çalışma hızı ve kapasitesi arttırılmaktadır. Bu yıllarda Amerikan ve Japon teknolojilerinin elektronik ve küçültme alanındaki ürünü olan ev bilgisayarları ortaya çıktı.

Seguir leyendo...

***DOĞU TÜRKİSTAN BAYRAĞI

http://www.euroimaj.de/haber_images/DoguTurkistanGokBayrak_29042009.120415.jpg


http://site.mynet.com/tekirdagalperenocaklari/images/100.jpg


kureshmeyitpq2.jpg

http://site.mynet.com/torlakon/dogu_turkistan.jpg

http://www.sertalpbilal.com/wp-content/uploads/2007/11/dogu_turkistan_bayrak.jpg


Seguir leyendo...

***DOĞU TÜRKİSTAN TARİHİ

Doğu Türkistan, tarihte birçok Türk İmparatorluklarına merkezlik yapmıştır. Tarihi kaynaklarda, Teoman Yabgu tarafından M.Ö. 220 yılında kurulduğu Büyük Hun Imparatorlugukaydedilen Büyük Hun İmparatorluğu'nun asırlarca hakimiyeti altında bulunan Doğu Türkistan; bu imparatorluğun M.S.430 yıllarında yıkılmasından sonra, başka bir Türk Devleti'nin hakimiyeti altında bulunmuştur. Bu devlet; Göktürk Devleti'dir. M.S.552 yılından itibaren varlığını hissettirmeye başlayan Göktürk Devleti, bütün GÖKTÜRK DEVLETiTürkistan hükümdarlarını itaati altına alarak, büyük bir imparatorluk meydana getirmiştir. 660 yılında bir ara Çin istilasına uğrayan Doğu Türkistan, Kapağan Han zamanında Çiniler'den geri alınmıştır (699).

Göktürk İmparatorluğu'nun zayıflamasıyla, hakimiyet yeni Türk devletinin elineUygur Devleti geçmiştir. Türkeş Devleti, Karluk Devleti ve Uygur Devleti gibi devletlerin idarelerinden sonra, Türk tarihinin en büyük devletlerinden olan Karahanlılar Devleti, Doğu Türkistan'a yeni bir ruh ve anlayış kazandırmıştır. Bu devreye kadar (840-1212) Türk toplumlarında, tek tük İslam olma vakıaları görülmekteyse de, Karahanlılar KARAHANLILARdevrinde İslam Dini Türk milletinin vazgeçilmez hayat kaynağı olmuştur. Öteden beri hiç bir yabancı dine iltifat etmeyen Türkler, Karahan Devleti'nin devlet politikası içerisinde kısa zamanda İslamlaşmışlardır.

Karahanlılar'dan sonra, Karahıtaylılar ve Mogollar devrini de yaşayan Doğu Türkistan, 1760 yılında Çin-Mançur istilasına maruz kalmıştır. Mançurların ülkeye girişleriyle korkunç bir işkence ve zulüm devri başlamış, buna tahammül edemeyen Türkler, zaman zaman Mançur yönetimine karşı ayaklanmışlardır. Bu ayaklanmalar içerisinde 1863 yılında, bütün ülke çapında başlatılan kurtuluş hareketi kısa zamanda gelişmiş ve Yakup Han Bay Devleti'nin gayretiyle Çinliler ülkeden çıkartılarak milli bir devlet kurulmuştur.

14 sene devam eden bu yeni devlet, aynı zamanda, Osmanlı idaresiyle temasa geçen ve Osmanlı Devleti'ne tabi olan ilk Doğu Türkistan Devleti olmuştur. Yakup Han Bay Devlet'in ölümünden sonra, Doğu Türkistan tekrar 1876 yılında Çin-Mançur yönetimine geçmiştir.

İşte bu tarihten sonra Doğu Türkistan'da korkunç bir imha ve asimile hareketi başlatılmış, Doğu Türkistan ismi değiştirilerek 'Sinkiang' -ilhak edilmiş toprak- denmiş, diğer bütün şehir, kasaba, makam v.s. isimleri Çinlileştirilmiştir.

1934-1944 yılları arasında, bir ara Sovyet Rusya yönetiminde kalan Doğu Türkistan, Rusların meşhur işkence ve katliam hareketlerine sahne olmuştur.

1944'ten sonra tekrar Çin idaresinin baskısı altında bulunmuş, 1949 yılından sonra da komünist Çin kuvvetlerinin istilasına uğramıştır. O günden bu yana Doğu Türkistan, komünist rejim tarafından en katı ve acımasız bir şekilde yönetilmiştir.

Ancak, şunu kaydetmeden geçmeyelim. 1876 yılından beri, Doğu Türkistan'da şövenist bir idare kuran bütün Çin iktidarları döneminde, hemen her yıl büyük ayaklanmalar ve direniş hareketleri vukubulmuştur.

1933 yılında Hacı Hoca Niyaz ve 1940 yılında Osman Baturların liderlik ettiği Kumul Ayaklanması neticesinde kurulan ve fakat devam edemeyen 'Şarki Türkistan Devleti' 1944 yılında Ali Han Töre liderliği altında vukubulan ayaklanma ve tekrar kurulan 'Şarki Türkistan Devleti', 1947'de halkın tekrar Çin'e baskıları neticesinde kurulan 'Dr.Mesut Sabri Hükümeti' 1950 yılında tekrar Osman Batur ve Canım Han Hacıların direnişleri, 1958, 1962, 1965, 1968 yıllarındaki büyük ayaklanmalar; bu dönemdeki kurtuluş hareketlerinin başlıcalarıdır.

1953 yılında bütün Doğu Türkistan çapında Çinliler'in gayri insani uygulamalarına karşı genel bir silahli ayaklanma baş gösterdi. Komünist Çin ordularının komutanı olarak Doğu Türkistan'ı işgal eden ve Doğu Türkistan celladı olarak bilinen Vang Cin 'Devrim aleyhtarı unsurları yok etmek' sloganı ile 250 000 'den fazla dini zatları ve aydınları tutuklayarak çeşitli işkencelerle öldürdü. Doğu Türkistan toprakları şehitlerin kanı ile sulandı.

1955 yılında Hoten'de Atçu ve Aksu'da büyük çapta ayaklanmalar meydana geldi. Çin işgal ordusu silahsız halk üzerine ağır silahlarla ateş açarak yüzlerce Türkü öldürdü. Binlerce kişi zindanlara atıldı, işkencelerle öldürüldü, binlerce kişi de ağır çalışma kamplarına sürüldü.

1962 yılında 9 siyasi yeraltı teşkilatı siyasi yönden harekete geçti. İli ve Çöçek bölgelerinde gösteriler düzenlendi. Çin askerleri göstericilerin üzerine ateş açarak bu gösterileri kanlı şekilde bastırdı. 1 milyondan fazla Türk, bölgeden Kazakistan'a ilticaya mecbur bırakıldı.

1967-1968 yılları arasında müslüman Türk halkı tarafından kurulan 300'den fazla silahlı teşkilat ortaya çıkarıldı. Mensupları tutuklanarak kurşuna dizildi.

1969 yılında Ahunoğlu (Ahunov) Mecit liderliğindeki bir silahlı teşkilat, ayaklanma öncesi yönetim tarafından haber alındı. Teşilat üyeleri acımasızca kanla bastırılarak şehit edildi.

1970 yılında Eyalet Hükümet Başkan Yrd.Eminoğlu (Eminov) 'un da içinde bulunduğu 23 bin'den fazla 'Gizli bir Siyasi Partinin ' üyeleri ayaklanma arafesinde bastırıldı. Eminoğlu başta olmak üzere lider kadro idam edildi. Bu defaki bastırma harekatında Merkezi Çin Yönetim, Doğu Türkistan'da ilçe derecesindeki Çinli yetkililere 'idam cezası verme yetkisi ' verdi. Binlerce vatansever genç aydın Çinli vahşilerce öldürüldü ve bir kısmı da çalışma kamplarına sürüldü.

Bu tür kanlı hadiselerden 10 yıl sonra, 1981 yılında Doğu Türkistan'ın Merkezi Ürümçi şehrinde ilk defa demokratik mücadele patlak verdi. İşçiler başta olmak üzere her kademedeki halk kitleleri Çinliler tarafından bir suikast sonucu öldürülen Abdulhamit Mesut'un kanlı cesedini sokaklarda gezdirerek açık şekilde 'insani haklarımızı canımız pahasına da olsa koruyacağız' , 'Kana Kan - Cana Can!' gibi sloganlar atarak Eyalet Komunist Partisi Merkezi önünde gösteri yaptı. Komünist yönetim, Çin Anayasası'ndaki gösteri yapma hürriyetini çiğneyerek, açık şekilde bu gösteriye müdahale etmemekle beraber katılanları tespit etti ve gizli bir şekilde hepsini tutuklayıp cezalandırdılar.

1985 yılının Aralık ayında 10 bin'e yakın Müslüman Türk öğrenci, Ürümçi Üniversitesi'nde dersleri 1 hafta süre ile boykot ederek sokaklarda gösteri yaptılar. Daha sonra Çin'in Pekin, Nancing ve Şanghay gibi büyük şehirlerindeki üniversiteli Türk öğrenciler de bu eylemleri desteklemek için bulundukları yerlerde gösteri yaptılar. Bunlar, yönetimden, Doğu Türkistan'daki 'Atom Denemeleri'nin durdurulması, Çinli göçmen akınına son verilmesi, demokratik seçme ve seçilme hakkının tanınması, Doğu Türkistanlı Müslüman Türklerin insani, milli hak ve hukuklarının iadesi gibi yasal ve masum taleplerde bulundular. Çin idaresini uzlaşma yolu ile bazı vaadlerde bulunmaya mecbur bıraktı. Fakat bu gelişmelerden çok kısa bir süre sonra öğrenciler okulsuz, diplomasız ve işsiz bırakıldı. Bazı öğrenci liderleri gizlice tutuklandı.

1989 yılında Ürümçi'de Müslümanlar, İslamiyet'e yapılan hakaret ve saldırıların durdurulması ve demokratik hakların verilmesini talep ederek gösteriler yaptılar.

1990 yılının Nisan ayı başlarında Kaşgar'ın Baren kasabasında Çin işgal yönetimine karşı silahlı ayaklanma patlak verdi. Doğu Türkistan İslam Partisi'nin mücahitleri cihad ilan ederek Çin askerlerine karşı savaştı. Büyük bir bölümü çarpışmalarda şehit oldu. Binlerce Müslüman Türk tutuklandı. Bu olay Çin hükümetini derinden sarstı.

1992 yılının Aralık ayında dünyanın dört bir yanından gelen Doğu Türkistan Muhacirlerinin Temsilcileri Sosyal ve Kültürel Kuruluşların Başkanları ile ileri gelen aydınları Türkiye'nin İstanbul sehrinde bir araya gelerek 3 gün süren 'Doğu Türkistan Milli Kurultay'ını tertip ettiler. Doğu Türkistan Müslümanlarının bu çilekeş ve muzdarip temsilcileri Doğu Türkistan Halkının fiziki ve kültürel varlığını, milli kimliğini imhayı hedef alan uygulamalarını, insanlığa, dünya barışına ve milletlerarası dostluk ve işbirliği ülküsüne karşı işlenmekte olan ağır insanlık suçu olduğunu bütün dünyaya ilan ettiler. Milli Kurultay ayrıca, Doğu Türkistan'ın yeniden bağımsız bir devlet olarak doğuşu için gerekli politikaları tespit ve kabul etti.

Günümüzde Doğu Türkistan Türkleri her zamankinden daha çok azim ve inançla Birleşmiş Milletlere vücut veren temel ilkelere, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinde belirtilen bütün hak ve hukukun kendilerine de tanınması yolunda büyük bir mücadele içindedir.

Seguir leyendo...

***BİRAZ GÜLELİM (PALA REMZİ)



Seguir leyendo...

***TRAFİK İŞARETLERİ 6

TRAFİK İŞARETLERİ 1

TRAFİK İŞARETLERİ 2

TRAFİK İŞARETLERİ 3

TRAFİK İŞARETLERİ 4

TRAFİK İŞARETLERİ 5

TRAFİK İŞARETLERİ 6


Yatay Trafik İşaretleri:

Seguir leyendo...

***TRAFİK İŞARETLERİ 5

YAZIYA GİTMEK İÇİN TIKLAYIN


































TRAFİK İŞARETLERİ 1

TRAFİK İŞARETLERİ 2

TRAFİK İŞARETLERİ 3

TRAFİK İŞARETLERİ 4

TRAFİK İŞARETLERİ 5

TRAFİK İŞARETLERİ 6


Otoyol İşaretleri:


Otoyol Başlangıcı

Otoyol Sonu

Otoyol Bilgi İşaretleri (Refuj Ortası Yön Levhası)

Otoyol Bilgi İşaretleri (Kaplama Üstü Yön Levhası)

Otoyol Band Değiştirme

Otoyol Şerit Düzenleme Levhası

Otoyol Çıkış Levhası

Otoyol Çıkış Levhası

Otoyol Çıkış Levhası

Otoyol Şerit Kapatma Levhası

Otoyol Bilgi İşaretleri (Kaplama Üstü Yön Levhası)

Otoyol Şerit Düzenleme Levhasi

Seguir leyendo...

***TRAFİK İŞARETLERİ 4

TRAFİK İŞARETLERİ 1

TRAFİK İŞARETLERİ 2

TRAFİK İŞARETLERİ 3

TRAFİK İŞARETLERİ 4

TRAFİK İŞARETLERİ 5

TRAFİK İŞARETLERİ 6


Durma ve Parketme İşaretleri:


Parketmek Yasaktır

Duraklamak ve Parketmek Yasaktır

Haftanın Tek Günlerinde Parketmek Yasaktır

Haftanın Çift Günlerinde Parketmek Yasaktır

Park Yeri

Sınırlı Süreli Park Bölgesi Sonu

Seguir leyendo...